Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Servisler
Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kadir Çebi

Hani Köyümüze Geri Dönecektik?

İnsan üzülmeden edemiyor…

Uçmakdere Köyü’nde, ara sıra süt aldığımız bir hane vardı. Yaşlı bir teyze ve iki oğlu yaşıyordu. Her geçişimde dikkatimi çekerdi. Bazen şehirden getirdiğim bayat ekmekleri bırakırdım.
Yaklaşık 20 büyükbaş hayvanları vardı.

GDO’lu yem kullanmazlardı. Hayvanları doğaya salar, peşlerinden giderlerdi. Yem alacaklarsa da katkısız, doğal yem tercih ederlerdi.
“Niye böyle yapıyorsunuz?” diye sorduğumda, “Hayvanın yediği yem, etine ve sütüne geçiyor. Sonra insanlar, çocuklar içiyor o sütü.” derlerdi.
Ara sıra süt alırdık onlardan.

Geçenlerde yine uğradım… Dikkatimi çekti. Ne hayvanların sesi var, ne bir hareketlilik. Bir, iki derken sordum komşulara:
“Nerede bu insanlar?”
“Gittiler.”
“Nasıl yani?”
“Sattılar.”
“Neden?”

“Dayanamadılar artık. Orası yasak, burası yasak… Oradan geçme, buradan geçme! Hayvanlar yol kenarlarında kaldı. Gece olunca da tehlike oluşturmaya başladılar.”

Tam 40 yıldır bu işi yapıyorlardı. Üzülerek de olsa hayvanlarını satıp köyü terk ettiler.
Çocuklar şehirlere göç etti, birer birer iş buldu. Annesi de onların yanına gitti.
Ve böylece bir hane daha ocağını söndürdü.
Işıkları söndü…

Hani parolamız “Hadi gel, köyümüze geri dönelim”di?

Hani hayvancılığa teşvikler, destekler yapılacaktı?

Köyler boşalıyor.
Gerçek sahipleri, ocağını söndürüp tası tarağı toplayıp gidiyor.

Bir yanlışlık var, ama nerede?

Bence artık köylerin sessiz çığlığına kulak verin.
Yoksa ne köy kalacak, ne köylü…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER