Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Servisler
Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Esma Mızrak
Esma Mızrak

Denge Mutluluğun Anahtarıdır

İnsanı yıkan kaybettikleri değil, kabullenemedikleridir. Hayat değişir. Zamanı, başarısız olduğunuzda da başarılı olduğunuzda da durduramazsınız. Belirli bir süre yaşayacağız dostlarım; başarılarımızı, hiç kaybetmeyeceğimiz şeyleri kaybedebiliriz. Ve sonra farkına bile varmadan bu parçalar yerine gelebilir. Zamanında bizi hıçkırarak ağlatan hatalar veya kaybedişler, aslında o an gitmeliymiş dedirtebilir insana.

Bir şey ne kadar kötüye giderse gitsin… İyi günler mutlaka gelecektir. Peki, bizler hatalara takılıp kalırsak, gelen iyi günleri hak etmiş olabilir miyiz? Geçmişin zincirleriyle bağlıyken geleceği kucaklamak mümkün mü?

İnsan, mutsuzluğu da mutluluğu da hak etmesi lazım. Mutsuzluğu davranışlarınla, duygularınla hak ediyorsun da mutluluk geldiğinde neden değiştirmiyorsun? Mutsuzluğun kaynağında kaynayan insan gibi mutluluğa asla varamıyoruz.

Size, mutlu olmanız için çok basit gelen, kulağa âşina olan klişe şeyleri sayayım mı? Mutluluk aslında gözünüzün önünde, elinizin altında, kalbinizin tam içinde.

Telefon rehberinizde hâlâ anneniz olması bir mutluluk sebebidir. Dedenizi, babanızın zoru ile her hafta arayan torunlardansanız evet, siz de çok şanslı ve mutlu olmaya sebep aramadan mutlu olmayı hak eden torunlardansınız. Mutluluk büyük zaferlerde değil; küçük şeylerde, basit şeylerde, gözden kaçan şeylerde saklıdır. Başarı kapasitenizi yükseltmek ile mutluluğunuzu bağlamamalısınız.

Evet, başarılı olmak için yüksek hayaller kurabilir, yüksek hedefler koyabilirsiniz. Ama mutlu olmak için kendinizi bu denli yükseltmenize gerek yoktur. Bununla ilgili bir şey izlediğimde arka planda şöyle sözler söyleniyordu; Azla yetinmek ruhu hafifletir ve özgürleştirir. İnsanın mutluluğu daha fazla eşyada değil daha az kargaşada saklıdır. Doğada basit bir yaşam sürmek, gereksiz yüklerden arınmanın en saf yoludur. Gerçek zenginlik az şeye ihtiyaç duymakta gizlidir. Biliyor musunuz, bazen mutluluk tek bir kelime: “kabullenmek.” Yaşadığınız yeri, işinizi, ailenizi, çevrenizi kabullenmekten geçiyor. Kabullenmek sevebilmenin yarısıdır. Kabul ederek sevmek ise aşkın tamamı.

Mutluluk, sahip olmakla olamamak arasına çekilmiş ince bir tel gibidir. Dengede durmayı öğrenirsen yaşarsın, yoksa düşersin. Hüzne fazla anlam yüklersen seni içten içe bitirir. Epiktetos’un bir sözü var: “Mutluluk, sahip olduklarımızı sevmekle ilgilidir; sahip olamadıklarımızı istememekle değil.” Sahip olamadığımız şeyleri düşünmekten, onlara üzülmekten, şu anın mutluluklarını kaçırmak kendimize yaptığımız bir haksızlık olmuyor mu?

Bizler her şeyi kontrol etmek zorunda değiliz. Bu hayatta hangi rolde olursanız olun, değişmeyecek bir kaide vardır. Sen fazla fedakâr bir anne veya eş olursan hayat seni daha mutlu etmeyecek. Sen kendinden taviz vererek robotlaşırsan patronun seni takdir etmeyecek.

Ama sen kendine önem verip, en önce kendini kırmaktan korkarsan; kimseden sevgi, saygı beklemeden, ilk önce kendine sen saygılı ve şefkatli davranırsan… İşte o zaman ileride kendini çok takdir edeceksin.

Paulo Coelho’nun çok güzel bir sözü var bu konu ile ilgili: “Gerçek başarı, kendinle barıştığın an başlar.”

Unutmayın ki gerçek başarı, sosyal mecralarda izlediğiniz 10-15 saniyeye sığdırılmış başarı öykülerinden geçmiyor. Bizlerin gökdelenleri olsa ne fayda? İster gökdelenlerin olsun, ister sarayların… Eğer kendinle baş başa kaldığında gülümseyemiyorsan, hiçbir başarı seni kurtaramaz.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER