Marmara Havzası Kuraklık Toplantısının Kapanışı Tekirdağ’da Yapıldı

Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen, “Meriç Ergene ve Marmara Havzaları Kuraklık Yönetim Planı” kapanış toplantısı Tekirdağ’ın Süleymanpaşa İlçesinde bulunan bir otelde gerçekleştirildi.

Su Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Maruf Aras, Süleymanpaşa’da bir otelde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin su stresi çeken bir ülke olduğunu belirtti.

TÜRKİYE SU STRESİ YAŞAYAN BİR ÜLKE DURUMUNDA

Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetim Genel Müdür Yardımcısı Maruf Aras; Pratik yönetim planı çalışmalarımızın kapsamının merkezinde tabi su bulunuyor. Su aslında dünyada. Dünyanın Hani dört bir tarafı su ile kaplıdır. Deniz okyanuslarla deriz ancak dünyadaki suyun yüzde 97,5 kısmı bu sularda denizlerde yer aldığı için kullanılamayacak durumda Yani sadece yüzde 2,5 gibi kısmı tatlı su olarak bulunuyor. Bunun da neredeyse binde ikisi olan kısmına ancak kullanabiliyoruz. Dolayısıyla kıt olan bir kaynağın sürekli artan nüfusun dünya nüfusu ve artan ihtiyaçlarına paralel olarak yeterli olabilme imkanı her geçen gün zorlanıyor. Yani suyumuz yüz yıl önce nüfus dünyanın nüfusu 1 milyar iken de aynı suydu şu anda 8 milyara varan dünya nüfusunu karşısında suyumuz aynı. Bugün itibariyle dünyaya baktığımızda dünyada bir buçuk milyara yakın insan temiz suya erişim noktasında zorlanmaktadır. Ülkemize geldiğimizde ülkemizde ise şu andaki kişi başına düşen suyumuz bin 300’lerdeyken nüfusumuzun yüz milyonlara doğru gittiğini düşündüğümüzde bu miktar binlere doğru yaklaşıyor. Uluslararası yapılan anket metoduna göre de binin üzerine altına düşünce de su sıkıntısı çeken pozisyonda olan bir ülke durumuna düşüyoruz. Ama şu anda da su stresi yaşayan ülke durumundayız.’’ Dedi.

TEDBİR ALMAK ZORUNDAYIZ

Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetim Genel Müdür Yardımcısı Maruf Aras;  ‘’Bizim ülkemizin pozisyon itibariyle her ne kadar üç tarafımız denizlerle çevrili olmakla birlikte ülkemiz Akdeniz İklim kuşağında yer alması hasebiyle iklimden en çok dünyada etkilenen ilk ülkelerden biridir. Dolayısıyla gelecek projeksiyonlarımızda ülkemizde iklim değişikliğinin etkilerini daha şiddetli bir şekilde hissetmeye başlamış olacağız zaten bugün itibariyle farkındaysanız yaşayanlar olarak bizler bunu canlı olarak yaşıyoruz. Gelecekte de bunun daha şiddetli olarak yaşanma ihtimali olduğunu göz ardı etmemekte fayda var. Birleşmiş Milletler malumunuz iklim değişikliği raporlarını ara ara belli süreleriyle yayınlıyorlar. Son yayınlanmış olduğu ay dizisi 6 raporuna göre de baktığımızda. 1850-1900 yıllara göre günümüzde 09 santigrat derecelik bir sıcaklık artışı var. Bu sıcaklık artışının Önümüzdeki 2040’lara doğru bir buçuklara doğru gitmesi bekleniyor. Onlar Aslında iklim değişikliğinin etkilerinin önümüzdeki süreçte yüz yılda 2 ile sınırlandırılmasını iki ile sınırlandırılabilmesi için de emisyon salınımının neredeyse sıfırlanması gerektiğini ifade ediyor. Yani biz artık çünkü bir sürece girdiği için şu anda tüm tedbirleri alsanız bile ancak ikilerde tutabiliriz bunu. Ki bu ikileri tutma sıcaklıktaki artış bu şekildeyken diğer taraftan baktığımızda denizlerdeki yükselmede üç katına doğru çıkmış. 1850-1900 yıllara göre. Dolayısıyla yarın öbür gün denizlerimizde. Yarın öbür gün 2 metreye doğru 1 metre 2 metre çıktığı zaman birçok şehrimiz birçok binamız su altında kalma riskiyle karşı karşıya kalabilir. Dolayısıyla bugünden bu tür konularda tedbir almak zorunluluğumuz bulunmaktadır.’’ Diyerek sözlerini noktaladı.

Açılış konuşmalarının ardından, toplu fotoğraf çekimi sonrasında gerçekleştirilen program sona erdi.