TEKİRDAĞ’da devam eden Heraion Teikhos Trak antik şehri kazılarıyla ilgili gerçekleştirilen bilgilendirme toplantısında konuşan Rumeli Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Tamer Dodurka, kazı sonucu ortaya çıkacak Hera şehrinin müthiş bir turizm potansiyeline sahip olduğunu söyledi.
Tekirdağ’da devam eden Heraion Teikhos Trak antik şehri kazılarıyla ilgili gerçekleştirilen bilgilendirme toplantısında konuşan Rumeli Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Tamer Dodurka, kazı sonucu ortaya çıkacak Hera şehrinin müthiş bir turizm potansiyeline sahip olduğunu söyledi. Kazıyı, Traklarla ilgisi olan tüm ülkelerin dört gözle izlediğini belirten Dodurka, “Halkımız sahip çıkarsa bu kazı kısa zamanda Ören yeri haline gelir. Ören yeri haline geldikten sonra kendi kendine maddi olarak çevirmeye başlar ve kazıya devam eder. Yoksa Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi bu kazılarda kapatılabilir. Bunun endişesini duyuyoruz” dedi.
Türkiye’de de kazısı gerçekleştirilen ilk ve tek Trak şehri olan Tekirdağ’daki Heraion Teikhos Trak antik şehri ile ilgili bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Rumeli Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen toplantı Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı salonunda yapıldı. Toplantıya, Rumeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Dodurka, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, Tekirdağ İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel, Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin ve Tekirdağlı vatandaşlar katıldı.
BULUNTULAR HAKKINDA BİLGİLER VERİLDİ
Saygı duruşu ve istiklal marşının okunmasıyla başlayan konferansta Rumeli Üniversitesi Arkeoloji Araştırmaları Ofisi koordinatörü Prof. Dr. Neşe Atik tarafından Türkiye’de kazı çalışmaları yürütülen tek Trak yerleşim yeri olan Heraion Teikhos’da kutsal alanların bulunması ve Trak kültürüne ilişkin özgün buluntular hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
‘TRAKLARLA İLGİSİ OLAN TÜM ÜLKELER DÖRT GÖZLE İZLİYOR’
Devam eden kazı çalışmalarıyla ilgili konuşan Rumeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Dodurka, Hera şehri kazılarının 23 yıldır devam ettiğini belirtti. Dodurka, “23 senedir devam eden Hera şehri kazılarının geldiği durum, eksikler, sıkıntılar, hedeflerimiz nedir? Bütün bunları kamuoyu ile paylaşmak üzere bugün bu toplantıyı düzenledik. İlin konuyla ilgili aktörleri buradaydı. Büyükşehir belediye başkanımız, Süleymanpaşa belediye başkanımız, müze müdürümüz,İl Kültür Turizm müdürümüz, Süleymanpaşa kaymakamımız ve tarihçilerimiz vardı. Misafirler arasında akademisyenler vardı. Böylece kendilerine bu kazının önemini anlattık, aktardık. Çünkü gerçekten Türkiye’nin Trak medeniyetini ortaya çıkartacak tek kazısı. Aslında Traklarla ilgisi olan tüm ülkeler ve milletler dört gözle izliyor. Ama gördük ki hemen yanı başında olan Tekirdağ halkına bunu bu süre içerisinde yeterince anlatmak mümkün olmamış. Tekirdağ halkının bilinç düzeyini yüksek olduğunu biliyoruz ama anlatan olmamış. Onların bir kabahati yok. O nedenle 23 sene sonra da olsa ki biz bu kazıyı geçen seneye devraldık. Halkımıza bu farkındalığı artırmak amacıyla bu toplantıya yaptık” ifadelerini kullandı.
‘HALKIMIZ SAHİP ÇIKARSA KISA SÜREDE ÖREN YERİ HALİNE GELİR’
Tekirdağ halkının sahip çıkması halinde, buluntuların kısa sürede ören yeri haline gelebileceğini ifade eden Rektör Dodurka, “Halkımız sahip çıkarsa bu kazı kısa zamanda Ören yeri haline gelir. Ören yeri haline geldikten sonra kendi kendine maddi olarak çevirmeye başlar ve kazıya devam eder. Yoksa Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi bu kazılarda kapatılabilir. Bunun endişesini duyuyoruz. Ancak şu gerçeği de söylemem lazım bu kazı o kadar önemli ki çıkacak Hera şehri müthiş bir turizm potansiyeli var ve bizi Tekirdağ’ımızı uluslararası planda platformda tanıtacak tek turizm destinasyonu burası. Evet çok Turizm değerlerimiz ve potansiyelimiz var ama uluslararası olarak çok ilgi çekmiyor, çok cazip değil ama burası çok cazip çünkü böyle bir eser yok” diye konuştu.
‘ÇOK GENİŞ ALANA YAYILMIŞLAR’
Trak tarihinin özellikle Balkanları çok ilgilendirdiğinin altını çizen Dodurka, “Bulgarlar, Romenler kendi atalarının Trak olduğunu iddia ediyorlar. Onun dışında Traklar çok geniş alana yayılmışlar gerçekten. Yunanistan dahil her yerde izleri var ama en fazla yaşadıkları yer Tekirdağ olmuş ki tarihçi Heredot, Trakların o antik çağda Hindulardan sonra en kalabalık millet olduğunu söylüyor. Fakat bir araya gelememişler. Çok fazla soy var. Çok fazla prensipler var. Bir araya gelip güç olamamışlar. Yoksa Persleri de yenerlerdi, Helenleri de yenerlerdi. Nitekim ben Tarihçi değilim. Çok bu konulara girmek istemiyorum ama Pers yenilgisi sonrasında yavaş yavaş asimile olmaya başlamışlar. Romalılara karışmışlar. Belki daha sonra aramızda hala bize karışmış olan, Türklere karışmış olan Trak medeniyetinin üyeleri, Trak milletinden insanlar vardır, kültürümüze karıştığına çok inanıyorum” şeklinde konuştu.
‘KAZI KAPANIRSA ÇOK BÜYÜK BİR DEĞER KAYBOLUR’
Traklar’ın çok iyi at üreten, demircilik yapan bir millet olduğunu, bu yönden de Türklere çok benzediğini kaydeden Rektör Dodurka, “Trakya’da Osmanlı medeniyetinden sonra en fazla eseri bırakanlar Traklar. Bu bakımdan da Trakya için çok önemli yerleri var. Şimdi Rumeli Üniversitesi bir senedir bu kazıları yürütüyor. Sayın Profesör Doktor Neşe Atik Başkanlığında yürütüyor. Neşe Atik hoca bu konuda Türkiye’nin en deneyimli ve birikimli hocalarından bir tanesi. Onun pes etmemesi için biz gerçekten elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Çünkü o pes ederse bu kazıyı yürütecek kimse yok. O yüzden ben Tekirdağ halkından elbirliğiyle bir an evvel bu şehrin ayağı kaldırılması için desteklerini istiyorum. Maddi manevi her türlü desteğe ihtiyacımız var. Aksi takdirde bu kazı kapanırsa diğer kazılar gibi tekrar daha çok büyük bir değer kaybeder. Bu yüzden biz bu toplantıyı yaparak bunu kamuoyuyla paylaşmak istedik” ifadelerini kullandı.
‘TRAK MEDENİYETİ ÜLKELERİNDE BİLE BULUNMAMIŞ ŞEYLER BULDUK’
Rumeli Üniversitesi Arkeoloji Araştırmaları Ofisi koordinatörü, kazı başkanı Prof. Dr. Neşe Atik de, ‘’Biz Tekirdağ’da ilk kazılara başladığımız zaman hiçbir şey gözükmüyordu ama onun altından, tarlanın altından dünyada bile, yani Trak medeniyetinin olduğu ülkelerde bile henüz bulunmamış bazı yeni şeyler bulduk ve bu bilimsel açıdan bizim Türkiye’mize bir prestij geçirecek bir şeydir. İki hedefimiz var; birincisi bu ören yerini koruma altına almak ve tanıtımı için düzenlemek. Yani oradan geçen halkımız ya da yabancılar gelsinler ve Trak medeniyeti hakkında Odiris krallığında neler var neler yok, bunu görsünler ve iletsinler istiyoruz. Diğer taraftan turizm demek ülkemize katkı demektir. Ben üniversite hocasıyım ama aynı zamanda kokartlı rehber olarak da çalıştım. Turizmin ne kadar önemli bir şey olduğunu biliyorum. Yani fazla yatırım yapmadan büyük getirisi olan bir şey. Hem ülkemizin kültürel prestiji, hem de aynı zamanda çok severek turistin ülkemize bıraktığı bir maddi destek. Ben özellikle bir yıl Prag’a gitmiştim ve çok büyük para harcayarak şehrinden döndüm. O zaman fark ettim ki kültür turizmi çok önemli. Siz eğer elinizdeki değerleri güzel sunabiliyorsanız kültür turizmini sağlarsınız, kültür turizmini kazanırsınız. Hem ülkenizin şanı şerefi yürür, hem de maddi katkı olur” dedi.
‘TRAKLAR DA BİZİM KÜLTÜRÜMÜZ’
Trakların nereden geldiğini ve nereye giderek izler bıraktığını belirleyip yurt dışına tanıtmanın asıl görevleri olduğunu belirten Prof.Dr. Atik, “Ben arkeolog olarak fark ettiğimde biz Trakları hiç okumamışız üniversitede gerçekten şaşkınlığa düştüm. Özgeçmişim sırasında belki fark etmişsinizdir ben 3 üniversitede bölüm kurdum, kurucu bölüm başkanı oldum. Dolayısıyla bölüm programları yapılırken ilk defa Trak dersleri koydum. Şimdi benim kurmuş olduğum bölümlerde ‘Traklar kimdir?’ bunu bilerek mezun oluyor arkeologlar. Bilmemiz gerekiyor, halkımıza da bunu en sade dille karışık olmadan anlatmamız gerekiyor ki nasıl Hititler bizim kültürümüzse Traklar da bizim kültürümüz, Selçuklular bizim kültürümüz, Osmanlılar bizim kültürümüz, Traklar da aynı şekilde. Demek ki onlara da hak ettiği değeri vereceğiz emeği vereceğiz ki yurdumuz bir değerini daha tanıtabilsin.” ifadelerini kullandı.
‘KÜLTÜR BAKANLIĞINDAN ONAYLI PROJESİ HAZIR
Kültür Bakanlığı Koruma Kurulu’nda onaylanmış projelerinin hazır olduğunu da sözlerine ekleyen Atik, “Aslında zaman olarak hiç zamanı ihtiyaç yok. Projenin yapımı yaklaşık mimarlar odasına göre 2.5 milyon fakat bunu 800 bin liraya yapacak ve çok başarılı projeleri çizdiği için biliyorum bir firma buldum. 800 bin lira olsa biz bu projeyi tamamlatmış olacağız. Ondan sonraki aşamada bu dijital görseller daha çok para tutacaktır. Ama onlar içinde sponsor bulmak mümkündür. Hepsini bir firmaya bir kişiye yüklemeyiz” dedi.