İyilik Sanatı

Ne yaşadığını bilmediğiniz, hissedemediğiniz insanların hayatlarını kendi bakış açınız ile düzeltmeye çalışmayın. Unutmayın ne yaşadığımızı, neler ile savaştığımızı, neler kaybettiğimizi kimse anlayamaz. Her hayatın farklı acısı vardır. Dışarıdan sizi ilk defa gören bir kişi veya defalarca görmüş bir kişi nasıl bir hayat mücadelesi verdiğinizi asla bilemez, anlayamazda. Yardım edebilmek için ilk olarak bunu anlayabilmemiz lazım. […]

Ne yaşadığını bilmediğiniz, hissedemediğiniz insanların hayatlarını kendi bakış açınız ile düzeltmeye çalışmayın.

Unutmayın ne yaşadığımızı, neler ile savaştığımızı, neler kaybettiğimizi kimse anlayamaz. Her hayatın farklı acısı vardır.

Dışarıdan sizi ilk defa gören bir kişi veya defalarca görmüş bir kişi nasıl bir hayat mücadelesi verdiğinizi asla bilemez, anlayamazda.

Yardım edebilmek için ilk olarak bunu anlayabilmemiz lazım.
Yardım etmek, iyi bir insan olabilmek basit olmamalı, kolayca elde edilmemeli.

Parası olan iyi, fakir olan muhtaç algısı yok olmalı artık. İnsanın iyiliği cebindeki parasıyla ölçülmemeli.

İyilikten kastımız nedir?

İyilikten kastımız; Kötülüğü bildiği halde seçimi kötülükten yana kullanmayan, yaptığı iyiliği bilinçli şekilde tercihen uygulayana denir.

İyi bir insan olmak, iyi bir işe, iyi bir kariyer sahibi olmaktan önce gelmeli. Dışarıya iyi olup, içinde yaşadığınız topluma kan kusturmayalım.

Bu toplum aileniz olabilir, ev arkadaşlarınız olabilir, iş yerindeki insanlar olabilir, iyiliği sınıflandırmayın.

Unutmayın ki, iyi olmak için nereden geldiğimizin hiç bir önemi yoktur.

İyi bir insan olmanın yolu, altın keselerinden ya da taşan hazinelerden geçmez.

Zira iyilik, ne paranın soğuk yüzünde ne de zenginliğin gösterişli ihtişamında saklıdır.

Asıl zenginlik, insan ruhunun derinliklerinde yanan bir vicdan ışığı, başkalarına uzanan şefkat dolu bir eldir.

Öyleyse, insanlara yük değil; yaralarını saran, acılarına deva olan bir merhem olmayı öğrenelim.

Hayatın ağır yüküne ortak olmayı seçelim ki, ardımızda yalnızca iyilik izleri bırakalım.

İzlediğim bir Türk filminde şöyle bir alıntı duymuştum, şimdi sizi bu alıntıyla baş başa bırakmak istiyorum;

Ne kireç badanalı evlerde doğmuş olmak
Ne ellerin hırsla saban tutuşu
Ne fabrikalarda biteviye üretilmekte olan kahır
Dev iştihasıyla bende kabaran aşkı
Yetmez karşılamaya.

Exit mobile version