Çıkarılacak Çok Ders, Yapılacak Çok Şey Var!

Çıkarılacak Çok Ders, Yapılacak Çok Şey Var!

Yayınlama: 18.11.2021
257
A+
A-

Köşe Yazısı: Serap Cömertoğlu İşcan

Zaman zaman idari kurumlar, yerel yönetimler, farklı şehir ve ülkelere ziyaretler gerçekleştirerek incelemelerde bulunur. Söz konusu seyahatler, yaşanılan coğrafyanın dışına çıkarak, farklı bir bakış açısı ve vizyon elde edilmesinde önemli rol alır. Süleymanpaşa Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel de mesclis üyeleri ve basın mensuplarının katılımı ile  yaklaşık 600 yıl Osmanlı hakimiyetinde bulunan Balkanlara bir  seyahat gerçekleştirdi.

10 Kasım’da Mustafa Kemal Atatürk’ü, Yunanistan’ın  Selanik şehrinde doğduğu evde anma töreni ile başlayan gezi, Makedonya’nın  Bitola (Manastır), Ohrid, Tetova (Kalkandelen) ve Üsküp şehirleriyle devam etti.  Söz konusu gezide yer alan katılımcıların, kendilerine kattıklarını ve edindikleri bilgileri nerede ve nasıl değerlendirecekleri en önemli detaylardan bir tanesi. Tarihi bir bağ olan topraklara gerçekleştirilen ziyaretlerde, manevi ve maddi kazanımlar sağlamak, ziyaret edilen şehirleri her açıdan incelemek önemli…

Osmanlı eserlerinin hala ayakta kaldığı, Türk İslam kültüründen izler barından söz konusu şehirler, kent hafızasını koruyarak, geçmiş ve günümüzü harmanlama başarısına erişebilmişken; azınlık konumunda ki nüfusa yönelik baskılar ise devam ediyor.

Selanik’te, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu, dünyanın en eşsiz liderlerinden biri olan Mustafa Kemal Atatürk’ü doğduğu evde anmak, tarifi imkansız bir his yaratırken; aynı zamanda Türklerin ve Rumların geçmişte yaşadığı düşmanlık duygusunun, hala devam ettiği de gözlemlenebiliyor. Üzerinden yıllar geçse dahi toplumsal hafıza ile aktarılanlar, bölgede yaşayan Müslüman Türklere ve seyahat için gelen Türk turistlere yönelik tutumları etkilediği görülüyor. Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türkler, zaman zaman  baskıya uğradıklarını aktarırken, bazı dönemlerde yaşamlarının gittikçe  zorlaştığını kaydediyor. Şehir yapısı olarak incelendiğinde ise Osmanlı kültürüne ait eserler,  gözlerden kaçmıyor. Şehri, Osmanlı ve Bizans eserleri kuşatırken, meydanları da oldukça dikkat çekiyor.

Mustafa Kemal Atatürk’ün lise eğitimini aldığı Makedonya’nın Bitola (Manastır) şehrinde ise müze olarak kullanılan Manastır Askeri İdadisi’nin bir bölümü,  Mustafa Kemal Atatürk’e ayrılmış. Atatürk’e ait bilgiler ve eşyalar  sergileniyor. Büyük bir gurur ve minnetle dolaşılan müzede, kendinizi yabancı bir yerde hissetmiyorsunuz.  Tarihi ve kültürel birçok eserin yer aldığı müzede, Mustafa Kemal Atatürk’e özel olarak ayrılan bölüm, şehirde ki Osmanlı eserleri, mimari yapı ve şehir planlamasıyla, geçmişe dair her şeyin özenle muhafaza edildiğini görüyorsunuz. Zamanda yolcuk misali, gözünüzün önünde birçok tarihi an canlanabiliyor.

Göl kenarında yer alan Ohrid şehrinde ise yine  Türk İslam kültürüne ait Sarı Saltuk Türbesi gibi izlerle birlikte, antik döneme ait kalıntılardan doğaya kadar birçok detaya özen gösterildiği, 10 asırlık çınar ağacının şehir meydanının simgesini oluşturduğunu görüyoruz. Turizm kimliği ile şehrin, ziyaretçilere kapılarını açtığına tanıklık ediyoruz.

Kanuni Sultan Süleyman’ın vezirlerinden Sersem Ali Baba tarafından 16.yy’da kurulan Bektaşı Harabati Baba Tekkesi’nin yer aldığı Tetova (Kalkandelen) şehrinde de Türk İslam kültürüne ait birçok eserle karşılaşabiliyorsunuz. 600 yıldır ayakta duran yapıların estetikliği ve yaşanmışlığı, başka bir zamana yolculuk yapmanızı sağlıyor.

Bunların ardından Tekirdağ’ı düşündüğünüzde ise doğal güzellikleri ve birçok alanda potansiyeli olan fakat; tarihi yapısını tam koruyamamış, kimliği oluşturulmamış, kültürel varlığı ve en önemlisi kent hafızası oluşmamış, mevcut olan kent hafızasının dahi gittikçe yok olduğu, şehir planlaması zayıf bir şehir gözünüzün önüne geliyor. Burada şehri yöneten yöneticiler ve belediye meclislerinde yer alan meclis üyelerine büyük iş düşüyor. Onların bu durumu analizleyip, kendi şehirleri için neler yapılabileceği konusunda değerlendirmede bulunması gerekiyor.

Türk nüfusunun yoğun olarak yaşadığı, Arnavut kaldırımlı Türk çarşısının, hanların hamamların, camilerin olduğu Üsküp ise birbirinden görkemli heykelleri, estetik binaları, kültürel çeşitliliği ile gözleri kamaştırıyor.  Türk çarşısında çay içerken, kendinizi İstanbul’da hissedebiliyorsunuz. Mevcut kültür varlıkları korunurken, azınlık konumunda ki Müslüman Türkler ise Türkiye tarafından unutulmama talebinde bulunuyor. Bazı zamanlar baskı görüldüğü paylaşılırken,  özellikle sosyo kültürel ve eğitim alanında oldukça zor dönemler geçirdiklerini aktarıyorlar.

Süleymanpaşa Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel de Balkanlarda ki soydaşlara ilişkin siyaset üstü birlikteliklerle proje çağrısında bulunuyor. Siyaset gözetmeden, herkesin bir araya gelmesi gerektiğini söyleyen Yüksel, ortak çalışma önerisi sunarak,  tüm siyasilerden ve sivil toplum kuruluşlarından destek talebinde bulunuyor…

Azınlık konumunda ki hiçbir topluluk, ayrımcılığa maruz kalmadan özgürce dinini, kimliğini yaşayabilmeli. Zorlaştırmadan, ötekileştirmeden, zulüm etmeden  yaşam mümkün olmalı. Zorda kalanın sesi olunmalı. Destek olmalı.

Sıradan bir geziydi ve gezildi, geçildi olarak düşünülmeden, herkes üstüne düşeni yapmalı ve gördüklerinin, şahit olduklarının sorumluluğunu yerine getirmeli…