ATATÜRK’Ü Anlamak

ATATÜRK’Ü Anlamak

Yayınlama: 14.11.2018
606
A+
A-

Kelimelerin yetemeyeceği ve anlamsız kalacağı, en derin sızının yaşandığı günlerden biridir 10 Kasım… O gün, herkes fikirleriyle, düşünceleriyle ölümsüz olan birinin, ölümüyle ilgili iyi veya kötü bir şeyler söyleyip, paylaştı… Kötü yazanlara bir şey demek istemiyorum…

Çünkü; emperyalizme karşı dünyadaki ilk mücadeleyi başlatıp, bir milleti tek çatı altında toplayıp, özgürlüğü için öncülük etmiş birini gerçekten anlayabilselerdi, en ufak bir şeye saygıları olsaydı, bu kadar aşağılıkça şeyler dile getirmezlerdi…

Benim asıl söylemek istediklerim; kendilerini Atatürkçü olarak nitelendiren fakat onun gerçekte ne demek istediğini algılayamamış,  fikirlerini, düşüncelerini anlayıp, uygulamayan….

Onu sadece vatanı kurtaran bir komutan, devleti kuran bir lider olarak gören, fakat  yokluk içinde bıkmadan usanmadan öğrenme ve öğretme mücadelesi veren  ve bilim insanı olma özelliğini görmeyen…

İlkeleri doğrultusunda halkçı olduğunu belirten ama kendini hep üst segmentte gösteren,  ‘köylü milletin efendisidir’ diyen adamı savunan, ama “köylü” diye insanları aşağılayan…

Çağdaşlık ve modernlik anlayışını, lüks araçlara binmek, dünyaca ünlü markalardan giyinmek, sürekli ithal ürün kullanmak, yerli ürünlere itibar etmemek olarak algılayan…

Düşüncesini savunduğunu söylediği adamın, ilkelerinin tam olarak ne anlama geldiğini bilmeyen…

Sadece her yerde kemalist olduğunu söyleyen, tıpkı  “dindar olduğunu söyleyip, dini algılayamayan dindarlar” gibi kendini Atatürkçü olarak nitelendiren ama Atatürk’ü anlamayan Atatürkçülere…

Lütfen elinizde bayrak ve Atatürk posterleri ile dilinizde klişeleşen söylemlerle sürekli poz vermek yerine, aslında ne denmek istenmiş… ne yapılmalı…bunlara odaklanın…

Eğer her olayda kendini sokaklara atan Atatürkçüler, savunduklarını söyledikleri şeyi anlayıp, uygulasalardı ve yaşamlarına entegre etselerdi…. şu an bu ülke, dünyadaki 3. sınıf ülkeler arasında yer almaz… dünya, uzayı konuşurken, biz; “laik sistem kalmalı”, “kız erkek ayrı ayrı oturtulamaz” söylemleri üzerine tartışmazdık… Her şey çok çok daha farklı olabilirdi…

Cemal Süreya’nın da dediği gibi ” Mustafa Kemal, bir temeldir. Bir yöndür. Yapılmış, her şeyi bitmiş bir bina değildir. Onu ancak devam ettirerek, sürdürerek sevebiliriz. Kendisine yeni şeyler, yeni değerler ekleyerek sevebiliriz. Yalnız yüreğimizle değil, aklımızla da sevelim. Mustafa Kemal en büyük zaferini o zaman kazanmış olacak”

Son olarak… savunduklarını söyledikleri, fakat anlamadıkları, o güzel insanın sözlerini iletiyorum onlara… Umarım okumak yerine anlamayı, algılamayı tercih ederler ve anlarlar…

“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur…”

“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir”