ASYAPORT Yunanistan’ı Rahatsız Etti

ASYAPORT Yunanistan’ı Rahatsız Etti

Yayınlama: 26.01.2021
663
A+
A-

Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın ise 4. büyük konteyner limanı unvanını taşıyan Asyaport, liman ve yük elleçleme kapasitesi, sahip olduğu sertifikalar ve Avrupa’ya bağlantı yollarıyla kolay ulaşım kolaylığı ile Yunanistan’ı rahatsız etti.

Bir Yunan Koramirali olan Nikolaos Papanikolopoulos ‘Trakya’da Gelişme Neden Yavaş’ başlığıyla yayınladığı makalesinde, Asyaport’un Dedeağaç limanını tehdit ettiğini vurguluyor, bu noktada da Yunan Parlamentosu, siyasi partiler ve hatta tüm Yunanlıları uyarı niteliğinde ifadelerde bulunuyor.

Asyaport’un yanı sıra Türkiye’deki yeni gelişmelerin de Yunanistan açısından tehdit kabul edileceğini dile getiriyor. Saros Körfezi’nde kurulacak ve Rus doğalgazını Avrupa’ya ulaştıracak FSRU limanı için de “Bölgemizdeki ünlü gelişmenin neden hala yakalanması zor bir rüya olduğunu merak ediyorum” diyor.

TÜRKİYE’DEKİ GELİŞMELER TAKİP EDİLMELİ’

Ülkesinin kritik sınır bölgelerinde, özellikle de doğu sınır komşusu Türkiye’deki gelişmelerin benimsenmesinin Yunan ulusal kalkınması için bir koşul olduğunu vurguladığı yazısında Nikolaos Papanikolopoulos, “2010 yılında ülkemizde ekonomik kriz ve muhtıra başlarken, İstanbul – Dedeağaç karayolu arasında, Marmara Denizi’nin ortasında yer alan komşumuz Tekirdağ’da Asyaport, sıfırdan yeni bir modern konteyner terminalinin kurulması için çalışmalara başlamıştı. Bu proje, başlangıçta ve sonrasında daha iyi ve daha verimli çalışması için Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD)  tarafından dört kredi ile 100 milyon doları aşan bir tutarla finanse edildi.

Asyaport davasının limanımızı yeniden ön plana çıkardığı diğer şeylerin yanı sıra ‘Asyaport, Dedeağaç limanımızı tehdit ediyor’ başlıklı bir makale yayınlamıştım… Yirmi yıldır bir başka ‘Arta köprüsü’ olarak inşa edilen Dedeağaç limanı ve hala uyandığımızda ve limanımızı inşa ettiğimizde -eğer bir daha inşa edersek- çok geç olması mümkün mü? 1995’te ilk çalışmalara başlayanlar bizler olmamıza rağmen belki sırayla başkaları bizi ‘yemiş’ olabilir mi? Bundan kimse sorumlu değil mi?” diye soruyor.

YUNANİSTAN’A ÖRNEK OLSUN’

Papanikolopoulos Asyaport’un bazı özelliklerinden de ülkesi için örnek teşkil etsin diye şöyle bahsediyor:

320.000 metrekarelik bir alanda münhasıran ‘Konteyner terminali’ olarak çalışır.

Yıllık 2,5 milyon TEU kapasiteye sahiptir.

20 m draftı olan en büyük konteyner gemilerini de kabul eder. (Super Post Panamax Containers Ship) (dünyanın en büyük konteyner gemisinin 16 me draftı 16.000 TEU taşıma kapasitesi olduğu dikkate alınır. Bu büyük gemiler İstanbul Boğazından geçiş yapamamaktadır.) 6.500 TEU kapasiteye kadar konteyner gemilerine hizmet vermekteler.

MSC ile yıllık 500.000 TEU’yu işlemek için halihazırda bir anlaşması var. Cenevre merkezli Mediterranean Shipping Company (MSC), dünyanın en büyük ikinci konteyner taşımacılığı şirketidir.

Asyaport Türkiye’de Çorlu Avrupa Serbest Bölgesi’nin yanında yer almaktadır. Çorlu A.S.B., bazı durumlarda özel gümrük ve vergi rejimine sahip büyük çok uluslu şirketlerin üretim hatları ve üretim hacmi olan 170 küçük, orta ve büyük işletmesi ile 2 milyon metrekarelik bir sanayi parkıdır. Türkiye dışına yüzde 85’ten fazla ihraç edilen ürünler tamamen vergiden muaftır. Çorlu A.S.B., Trakya Ekonomik Formunun girişimiyle Dedeağaç’tan birçok önemli kişi tarafından ziyaret edildi.

X-Ray konteyner kontrol sistemine sahiptir.

Karayolu ve demiryolu ağına bağlıdır ve aynı zamanda toplam bin 200 kişiye istihdam sağlayan bir lojistik

merkez olarak işlev görmektedir.

ISO 50001 enerji yönetimi sertifikasına sahiptir.

ISO 14000 çevre yönetimi sertifikasına sahiptir.

Limanda kullanılan elektriğin bir kısmı güneş panelleri ile üretilirken yakıt tüketimini yaklaşık yüzde 95

oranında azaltan elektrikli vinçlere (E-RTG) sahiptir.

Lastikli araçları ya da taşıtları sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) kullanır.

‘HALA UYANAMADIK’

Rekabette yeni bir gecikmeden bahsederken son haberlerin Yunanistan için yürek parçalayıcı olduğunu söyleyen Papanikolopoulos, “Asyaport’un tehlike çanlarını çaldırmasının üzerinden on (10) yıl geçmesine rağmen hala kendi limanımızın gelişimine uyanamadık. Başa döndük. Rekabette yeni bir gecikmeden bahsederken son haberler yürek parçalayıcı. Yakın zamanda Saros Körfezi’ndeki mahallemizde meydana gelen bir başka olay, bölgemizdeki ünlü gelişmenin neden hala yakalanması zor bir rüya olduğunu merak etmeme neden oluyor.

Temmuz 2020’de, Türkiye’nin devlete ait petrol ve gaz şirketi BOTAŞ, Saros Körfezi’nde yeni bir yüzer sıvılaştırılmış doğal gaz yüzer Depolama Yeniden Gazlaştırma Birimi (FSRU) inşaatı için bir ihale açtı. 2022’de faaliyet göstermeyi hedefliyor. Dedeağaç’ta 2010 yılından beri planlanan yüzer Bağımsız Doğal Gaz İstasyonu (ASFA) ile aynı. Türkiye’nin bugüne kadar iki kara LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) ithalat terminaline sahip olduğuna dikkat edin. Biri Marmara’da 1994 yılında beri 255 bin m³ depolama kapasitesi ile ‘Ereğli LNG Depolama Tesisi’ adı altında. Diğeri ise İzmir’de 2006 yılından bu yana 280 bin m³ depolama kapasitesi ile ‘İzmir Aliağa LNG Terminali’ adı altında.

‘7 AY GİBİ BİR SÜREDE TAMAMLADILAR’

Ayrıca, 2016 yılından bu yana İzmir bölgesinde 145 bin m³ depolama kapasiteli ‘ETKİ LNG Terminali’ adı altında yüzer LNG ithalat istasyonu, Yüzer Depolama Yeniden Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) bulunmaktadır. Burada dikkat çekici olan şey, nihai yatırım kararından tamamlanıp işletmeye alınmasına kadar sadece yedi ay sürmüş olmasıdır. Bu istasyon 2018 yılında 263.000 m³ kapasiteli ikinci bir depolama alanı ile güçlendirilmiştir.

‘İKİ YENİ GELİŞME ENDİŞE VERİCİ’

Gün ışığına çıkan son iki olay, FSRU Dedeağaç’ın geleceği konusunda beni endişelendiriyor:

Rus enerji devi Gazprom, TürkAkım boru hattı aracılığıyla halihazırda Sırbistan ve Bosna Hersek’e gaz sağlıyor. Türkiye ve Bulgaristan üzerinden geçen yeni rota ile TürkAkım boru hattı sayesinde toplamda 6 Avrupa ülkesi Rus doğalgazını ithal ediyor.

Gazprom ve Kuzey Akım 2 AG, hükümeti Kuzey Akım 2 boru hattına şiddetle karşı çıkan Donald Trump hükümetinin yenilgisinin ardından, Kuzey Akım 2 boru hattının 2021’de faaliyet göstereceğini, Baltık ve Avrupa ülkelerine ve özellikle son bulduğu Almanya’da fayda sağlayacağını tahmin ediyor.

Partiler Arası Trakya Kalkınma Komitesi, Trakya’nın kalkınmasına işaret etmediklerini görmedikçe, bu konularla da ilgilenmesi yerinde olacaktır.