2040 Yılında Trakya’dan Terse Göç Başlayacak

22 Mart Dünya Su Günü etkinlikleri kapsamında Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, ‘Bekleyen Tehlikeye, Birlikte Dur Diyelim’ konulu kuraklık paneli düzenlendi.

2040 Yılında Trakya’dan Terse Göç Başlayacak

Yayınlama: 22.03.2023
215
A+
A-

22 Mart Dünya Su Günü etkinlikleri kapsamında Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, ‘Bekleyen Tehlikeye, Birlikte Dur Diyelim’ konulu kuraklık paneli düzenlendi.

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından, Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası toplantı salonunda gerçekleştirilen kuraklık paneline, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, TESKİ Genel Müdürü Turhan Toprak, Prof. Dr. Halim Orta, Tarım İl Müdürlüğü, Meteoroloji genel müdürlüğü personelleri ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası toplantı salonunda gerçekleştirilen toplantı Saygı duruşu ve istiklal marşı ile başladı. İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından toplantının açılış konuşmasını Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak gerçekleştirdi. Albayrak, ‘Gönlüm isterdi ki, size burada su sıkıntımız yok suyu dilediğiniz gibi kullanın fakat öyle değil. Ciddi sorunlar var, su tasarrufu yapmamız gerekiyor.’’ Dedi.

TRAKYA’DAN TERS GÖÇ BAŞLAYACAK

Trakya’da ki plansız sanayileşmenin doğa tarafından bertaraf edileceğinin altını çizen Prof. Dr. Halim Orta, Trakya nüfusu 2040 yılından itibaren Trakya’dan terse göç başlayacak, herkes geldiği yere gidecek.’’ Dedi. Orta; ‘’Depremin gölgesinde çok canımız yandı. Çok üzüldük kuraklığı unuttuk. Hazır olun geldi biraz sonra anlatacağım ve çok sıkı geldi kuraklık. Kuraklık hemen yeri gelmişken söyleyeyim. Dünyanın tanımladığı 31 doğal afetin içerisinde tüm canlıları oluşturduğu olumsuzluk nedeniyle birinci sıradadır. Deprem falan değil kuraklık, Neden biliyor musunuz? Tüm canlıları etkiler çok sinsi gelir ne kadar kalacağı belli olmaz. Tüm canlıları çaresiz bırakır depremde insanlardan başka çok ölen olmadı ama kuraklıkta tüm canlılar ekosistem durur istop eder her şey. O çaresizlik içerisinde ne kadar süreceğini de bilemezsiniz ve o çaresizlikte göçlere kadar süre gider. Trakya’da böyle bir sonu bekliyorum. Doğaya Karşı doğaya rağmen bir mücadele olmaz. Bizim planlamadığımız planlayamadığımız nüfusu ve sanayiyi hiç Merak etmeyin doğa planlayacak ve ters göç Trakya’dan çok uzun sürmeyecek arkadaşlar. Nüfus artışı ile beraber de 2060 yılına kadar artacağız. 2060 yılından sonra Türkiye’nin nüfusu azalmaya başlayacak. Bence Trakya’nın en fazla şurada çekeceği 20 yıllık bir sıkıntısı var. 2040 yılından itibaren herkes geldiği yere geldiği gibi geri dönecek. Bunun aksini düşünmek mümkün değildir.’’ Şeklinde konuştu.

YAĞIŞLARDA %75 ORANINDA AZALMALAR VAR

Prof. Dr. Halim Orta; ‘’Bölgemizde ciddi bir kuraklık yaşıyoruz. Bu kuraklığı sıcaklık ve yağış verileriyle ortaya koyduğumuzda görüyoruz ki su yılının başlangıcı olan 1 Ekim 2022 yılından itibaren  aylık ortalama sıcaklıklarda 2-3 santigrat dereceye varan artışlar yağışta ise %75 düzeyinde azalmalar olduğunu görüyoruz yani uzun yıllar ortalamasının sadece %25’i kadar yağış aldığını görüyoruz. Nereden görüyoruz, toplam 5 aylık rakama baktığınızda olması gereken 320 mm yağışın biz sadece 80 mm civarını almışız. Bu meteorolojik kuraklık olarak belirlenen bu kuraklık hali hazırda bölgede tarımsal yani özellikle bitkilerin, hububatın gelişmesi için ihtiyacımız olan suyun sağlanmamasında dolayısıyla tarımsal kuraklıkta ve yer altı su kaynakları ile birlikte yerüstü su kaynakları baraj ve göletlerdeki su seviyelerin azalmasıyla tanımlanan hidrolojik kuraklıkta da ciddi sıkıntılar oluşturuyor. Her ikisi açısından baktığımızda bizi zor bir yaz bekliyor. Trakya’da ve özellikle Trakya’da da Çerkezköy, Kapaklı, Çorlu, Muratlı, Lüleburgaz, açıklığında daha da çarpıcı bir kuraklık görüyoruz. Burada ısınma biraz daha fazla karşımıza çıkıyor. Bu büyük ihtimalle sanayinin etkilediği çok yoğun olduğu bir bölge Bu ısınma bundan kaynaklanır kaynaklanıyor olabilir diye ağırlıklı olarak düşünüyoruz. Umarım bahar aylarında biraz etkili yağışlar alarak En azından bu yazı bölgede sıkıntısız atlatabiliriz. İnancım ne kadar %50’yi geçmez ciddi endişe içerisindeyiz.’’ İfadelerini kullandı.

MODERN SULAMA TEKNİKLERİNİ KULLANMAMIZ LAZIM

Prof. Dr. Halim Orta ‘’Mutlaka ve mutlaka yüzey sulama bu salma sulama halk arasında vahşi sulama diye alınan tava gibi sulama yöntemlerinden derhal yağmurlama Damla hatta hatta toprak altı Damla Sulama yöntemlerine geçmemiz lazım ama bu konuda üreticinin çok ciddi desteklenmesi lazım. Hem altyapının kurulması yani sulama sistemlerini kurulması hem de bunların işletilmesi noktasında destek olmamız lazım yapılan desteklerin yerli yerine Gidip gitmediğini çok iyi kontrol etmemiz lazım. Eğer biz halihazır mevcut sulama yöntemlerimizden bahsettiğimiz bu damla sulama yöntemine geçersek sulama suyunda üçte biri oranında mutlaka ve bunun ötesinde yarıya yakın olanlarda Su tasarrufu sağlayabileceğimiz gayet aşikar. Ama dediğim gibi ehli insanlarla çiftçiyi ve üreticilere kurumların desteğiyle bu işin  sadece kurulması değil sonraki işletim süreçlerinde de mutlaka onların Yanında olmalı ve kredi sistemini mutlaka faaliyete geçirmemiz lazım. Çünkü biliyorsunuz üreticilerin hali yüksek tarımdaki tarımsal gelirlerdeki yüksek enflasyondan dolayı Maalesef çok iyi değil.’’ Dedi.

MİLLİ KURAKLIK MERKEZİ KURULMALI

Milli Kuraklık Merkezinin kurularak bilim insanlarının bilimsel çalışmalar gerçekleştirmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Halim Orta; ‘’Şimdi Milli Kuraklık Merkezi ben yaklaşık 2 yıldan beri çok fazla dillendiriyorum. Şöyle bir organizasyonu Hayal ediyoruz. Bugün bizim ülkemizde. İklim değişikliklerini izleyen yağışları takip eden, onların yer altı yer üstü kaynaklarının oluşturduğu etkileri, tarımda oluşturduğu etkileri meteorolojide oluşturduğu etkileri tek elden, izleyen, teşhis eden, sıkıntılarını belirleyen ve tedavi yöntemlerini geliştiren bir organizasyon bir kuruluş yok. Bununla ilgili bir çok kuruluş var. İşte DSİ var, Su işleri genel müdürlüğü var, Tarımsal üretim var, tarım reformu var, böyle çok dağınık bir yapı var.Biz diyoruz ki bir milli kuraklık merkezi kuralım, Bu milli kuraklık merkezi disiplinler arası çalışan bir merkez olsun, her disiplinden liyakat sahibi ehil insanlar burada olsun ve bunlar tamamen baskının olmadığı bir ortamda özgür bilimsel ortamda çalışsınlar ama mutlaka sonuçlarını ve otoritelerini siyasi otoritenin önüne koysunlar, Ülkemizde ki siyasi otorite hangisinin ne zaman nasıl uygulanacağına karar versin. Özetle çalışırken özgür ama kararlarını tam anlamda verdiği sunduğu bir otoriteye Bu cumhurbaşkanlığı makamı olabilir. Bir Bakanlığın altında olabilir. Nasıl olabilir bilmiyorum veya yeni yapılanmalar Olabilir böyle bir merkeze şiddetle ihtiyacımız olduğunun altını koyuca yaklaşık 2 yıldan beri çiziyorum. Çok ihtiyacımız var buna.’’ Diyerek sözlerini noktaladı.

Toplantı, soru cevap şeklinde devam ettikten sonra son buldu.