“MİLLETE ASPİRİN YUTTURUYORLAR”

“MİLLETE ASPİRİN YUTTURUYORLAR”

Yayınlama: 11.09.2018
386
A+
A-

 

“MİLLETE ASPİRİN YUTTURUYORLAR”

 

İktidarın 24 Haziran öncesi seçilmeleri durumunda ekonomiyi düze çıkarmayı vadettiğini ama artan enflasyon ve faize karşı sessiz kaldığını belirten CHP Sözcüsü Öztrak, “Millet size yetkiyi verdi, enflasyon hortladı, faiz patladı, Türk Lirasının değeri serbest düşüşe geçti. Sizden tık yok. Yani siz yeni yerli ve milli içeceklerinizi, ejder meyveli smoothieyi, starex meyvesi eşliğinde aloeverayı, liçi meyvesi eşliğinde efulilerinizi yudumlarken millete aspirin yutturmaya devam ediyorsunuz” diye konuştu.

 

 


CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, MYK sürerken yaptığı basın açıklamasında şunları belirtti:


CHP 95 YAŞINDA


Dün partimizin 95. Kuruluş yıldönümünü kutladık. Gerçekten de önemli etkinliklerimiz vardı, bu etkinliklerimiz önümüzdeki günlerde de devam edecek. Bu vesileyle kurucu Genel Başkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “en büyük iki eserimden biridir” dediği ve yeni bir devlet kuran partimizin, cumhuriyetimizin, demokrasinin, demokrasimizin ve bize oy versin vermesin halkımızın tamamının yaşam biçiminin güvencesi olmaya devam edeceği yönündeki kararlılığımızın altını bir kez daha çizmek istiyorum. Dün aynı zamanda İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun ve savaş alanlarında milli mücadelenin tamamlanmasının da 96. yıldönümüydü. Bu vesileyle önderimiz Başkomutan Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere bu toprakları bize vatan yapan tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle ve minnetle bir defa daha huzurlarınızda anmak istiyorum.


KAYIT PARASI KONUSUNDA ŞİKAYETLER GELİYOR


Bugün yaptığımız MYK toplantımızın gündeminde şu konular vardı. Ekonomideki son gelişmeleri ele aldık. Dış politikadaki gelişmeleri ele aldık. Sosyal gelişmeler üzerinde durduk. Ekonomi Masasının Ziraat Odaları Birliğine yaptığı ziyaret konusunda bilgi verdik, bilgi aldık. Bugün birinci sınıflar eğitime başlıyor. Bu konudaki sorunlar üzerinde durduk ve tabi ki her zaman olduğu gibi idari konuları da ele aldık. İlk önce eğitim konusu. Eğitimde birinci sınıflar bu sabah sınıflarına girdiler. Ben bütün çocuklarımıza zihin açıklığı diliyorum, başarılar diliyorum. Ama bir konuyu da burada huzurlarınızda gündeme getirmek istiyorum. Partimize bu kayıt paralarının, resmi okullarda kayıt paralarının devam ettiğine dönük ciddi şikayetler ulaşıyor. Bu şikayetleri burada huzurlarınızda dile getiriyor, iktidarın bu konuda önlem almasını bekliyoruz.


EKONOMİDE ASPİRİN TEDAVİSİ


Bu hafta yine ekonomide aspirin tedavisinin devam ettiğini görüyoruz. Hala ortada milleti rahatlatacak, yangını söndürecek bir program yok. Geçtiğimiz hafta enflasyon rakamlarının açıklanmasından sonra damat Hazine ve Maliye Bakanı, “Maliyet şokları sonrası kısa vadede geçici artış normal” derken, Merkez Bankası “Son dönemde enflasyon görümüne ilişkin gelişmeler fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret etmektedir. Merkez Bankası fiyat istikrarını desteklemek amacıyla gerekli tepkiyi verecektir” demişti. Enflasyon rekor kırdı, mutfaklarda yangın var ama her şey yolundaymış gibi Para Kurulu toplantısı hala bekleniyor. Ayın 13’üne kadar demek ki normal zamanı bekleyeceğiz. Demek ki, Merkez Bankasının bu önemli riskler sözcüğü gerçekliği yansıtmıyor. Ona göre de her şey normal ki normal zamanda Para Kurulu toplantısını yapmayı bekliyorlar.


ENFLASYON HORTLADI, FAİZ PATLADI


Millete 24 Haziran öncesi ne dendi bunu bir hatırlayalım değerli basın mensupları: “24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz.” Millet size yetkiyi verdi, enflasyon hortladı, faiz patladı, Türk lirasının değeri serbest düşüşe geçti. Sizden tık yok arkadaşlar. Yani siz yeni yerli ve milli içeceklerinizi, ejder meyveli smoothieyi, starex meyvesi eşliğinde aloeverayı, liçi meyvesi eşliğinde efulilerinizi yudumlarken millete aspirin yutturmaya devam ediyorsunuz.


OYALAMACILIK, LAFÇILIK, RANTÇILIK


Öte yandan Suriye’de yeniden yükselen ateş ve bu ateşin tetikleyeceği yeni bir göç dalgasıyla yükselecek ciddi güvenlik sorunlarımız var. Bu konuyla ilgili geçtiğimiz hafta Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız gerçekten dört başı mamur bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı da bir kere daha burada hatırlatmak istiyorum. Ama şimdi bakıyoruz bununla ilgili yurtdışında toplantılar yapılıyor. İran’a gittiler Tahran’a, resmi toplantıda birde baktık damat, evlat aile boyu katılım sağlanmış. Bir tek damat beyin bir çantacı danışmanı var eski çanta işlerini yapan bir danışmanı var o unutulmuş. “Londra’dan, New York’tan borç bulamazsak Çin’den, Katar’dan alırız” demeler, aile boyu ziyaretler, el sıkışmalar, şaşa debdebe bunların bildiği bir tek bu arkadaşlar. Sadece konuşuyorlar. Dış güçler şunlar bunlar. Ekonomiyi gereği takip etseydiniz, oyalamacılık, lafçılık, rantçılık yapmak yerine ekonominin bünyesini güçlendirseydiniz elin oğlu bize böyle kafa tutabilir miydi?


SİZ BECEREMİYORSANIZ TBMM ÇAĞRILSIN


 “Dış düşman, dış düşman” diyorsunuz ama yurtiçine bir türlü geldiğiniz yok hep yurtdışındasınız. Bir defacık Türkiye’nin temel meseleleri nedir, nereden ileri geliyor, nasıl çözeceğiz, ehil, uzman insanlarla ciddi bir istişare yaptınız mı? Bu meselelere fikir yordunuz mu? Bundan dolayıdır ki bugün bu sıkıntıları çekiyoruz. Siz beceremiyorsanız Meclis Başkanı TBMM’yi tatilden çağırsın bu işi birlikte yapalım.


MİLLETİN SIRTINDAKİ YÜKÜNÜZ DAYANILMAZ HALE GELDİ


Millete dayatılan bu ucube rejimle beraber Türkiye hızla bir çadır devleti, Ortadoğu’nun modası geçmiş, başarısız devletler ligine düşmüş, hanedan devletleri görünümüne bürünüyor. Tek adam rejimi başlayalı daha iki ay geçti milletin sırtındaki yükünüz artık taşınamaz hale geldi.


BÜROKRASİ ALT ÜST EDİLDİ


Değerli basın mensupları, son dönemde eski AKP’li vekillerin 6 tanesini rektör yaptılar. Daha öncede 6 tanesi büyükelçi olmuştu. Bunlar kamuoyuna yansıdı. Ayrıca yine AKP’li vekillerin akrabalarının ve diplomasiyle ilgili olmayan iktidar partisine sadık bürokratların büyükelçilik gibi son derece kritik görevlere atanması da liyakatin tamamen yok olduğunu gösteriyor. Türkiye’yi bugüne kadar ciddi bir devlet yapan kurumları, kuralları olmuştur. Bir devleti ayakta tutan liyakat sahibi, akılcı esaslara göre işleyen bürokrasidir, kurumlarıdır, gelenekleridir, görenekleridir. Ancak bugün bürokrasimiz Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle altüst edilmiştir. Kurumlar keyfi biçimde kesilip biçilmekte ve felç edilmektedir. Yılların kurumsal birikimi ve kültürü bir gecede sıfırlanmaktadır. Memurlar oradan oraya savrulmakta, yılların uzmanlığı ve tecrübesi yok sayılmaktadır. Şu anda Başbakanlık uzmanları, devlet arşivleri uzmanları ve diğer pek çok kurumdaki uzmanlar tecrübe ve uzmanlık konularıyla alakasız işlerde görevlendirilmektedirler.


130 UZMAN HAVUZA ATILDI


Bu çerçevede benimde içinden yetiştiğim Devlet Planlama Teşkilatı ve onun devamı olan Kalkınma Bakanlığı’ndaki gelişmelere de kısaca değinmek istiyorum. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle beraber Kalkınma Bakanlığı kapatılmış Cumhurbaşkanlığına bağlı Strateji ve Bütçe Başkanlığı isimli yeni bir kurum oluşturulmuştur. Görevi plan, program, strateji hazırlamak olan bu yeni kurumdan bölgesel kalkınma planlarını hazırlayacak birimler koparılmış ve Sanayi Bakanlığı’na bağlanmıştır. Bölgesel boyutu olmayan kalkınma planları olmaz arkadaşlar. Bunun ne kadar yanlış olduğunu önümüzdeki dönemde göreceğiz. İkinci bir yanlış Kalkınma Bakanlığı kapatılırken pek çoğunu da yakından tanıdığım 130 civarındaki tecrübeli uzman ve memur Devlet Personel Başkanlığı’ndaki havuza atılmıştır. Bu havuza atılan uzmanlar arasında 2001 krizini görmüş, bu konularda ciddi mesailer yapmış insanlarda vardır. Yine doktoralı, devlet tarafından yurtdışında yüksek lisans yaptırılmış pek çok kıymetli uzmanın kurumuyla bağı koparılmıştır. Bugün aspirin tedavisi yerine vatandaşın derdine derman olacak bir programı yapamıyorsak bunun bir nedeni de yıllardır bu programları yapan kurumların hercümerç edilmesidir. Şuanda bu programları yapacak uzmanları bulmakta zorlanıyorlar.


İYİ YETİŞMİŞ GENÇLER YURTDIŞINA GİDİYOR


Türkiye’de son dönemde önemli bir beşeri sermaye kaybının yaşandığını görüyoruz. Geçtiğimiz hafta TÜİK önemli bir istatistik açıkladı. TÜİK’in açıkladığı uluslararası göç istatistiklerine göre 2016’da Türkiye’den yabancı ülkelere göç eden vatandaşlarımızın sayısı 69 bin 326’yken aynı sayı geçtiğimiz yıl yani 2017 yılında yüzde 63,5 artmış ve 113 bin 326 kişiye çıkmış. Özellikle iyi yetişmiş gençlerimizin Türkiye’den umudunu kesip yurtdışında kendine hayat kurmaya çalıştığına dönük hikayelerin anlatıldığı bugünlerde TÜİK’in açıkladığı göç rakamlarının üzerinde ciddiyetle düşünmemiz gerekiyor. Türkiye ve siyaset gençlerine yeniden umut vermek zorundadır. Gençlerimize umut ise daha çok demokrasi, daha çok hak ve özgürlük, güçlü ve istikrarlı bir ekonomi ve kimseyi dışlamayan kapsayıcı bir devlet yönetimiyle verilebilir.


İKİNCİ ÇEYREK BÜYÜMESİ HORMONLU


Bugün 2018 yılının ikinci üç aylık dönemindeki büyüme rakamı açıklandı. Bu dönemde büyüme yüzde 5,2 olmuş. Burada bir hususu dikkatlerinize sunmakta yarar görüyorum. Bu büyüme rakamı 24 Haziran 2018 seçimleri öncesinde ekonominin kredi garanti fonlarıyla, bütçe harcamalarıyla, sıcak parayla hormonlandığı bir dönemde gerçekleşti. Bütün bunlara rağmen, bu kadar desteğe, bu kadar itici unsurlara rağmen mevsim ve takvim etkilerinden arındırıldığında büyüme yüzde 0,9 olmuş. Yine benim bu büyüme rakamlarıyla ilgili dikkatimi çeken bir başka hususta şu oldu. Gayrisafi Yurtiçi Katma Değer içinde geçen yani 2017’nin birinci çeyreğinde yüzde 39 olan ücretlilerin payı bu yılın birinci çeyreğinde yüzde 36’ya düşmüş. Bu ücretlilerin çok ciddi şekilde sıkıntıya doğru gitmekte olduğunu gösteriyor. Yani bir yılda 3 puanlık bir düşme gerçekten önemli. Buna karşılık karların payı artmış. Hangi karların payı artmış diye şöyle bir genelde baktığımda sektörler itibariyle büyümelere baktığımda bankacılık finans sektörünün çok ciddi bir büyüme gösterdiğini görüyorum. Demek ki hani bir oy verinde faizle nasıl mücadele edilir diyenler, o seçimden önce bu bankacılık sektörünün karlarının artmasına göz yummuşlar, buna karşılık ücretlinin payının ciddi şekilde gerilemesine politikalarıyla yol açmışlar.


3 BİN 600 EK GÖSTERGE NE OLDU?


Şimdi yine bugün madem 24 Haziran öncesine dönüyoruz bir konuyu burada bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim beyannamesini açıkladığı gün ne dedi 25 Mayıs’ta? “Polislerimizin, öğretmenlerimizin, hemşirelerimizin, din görevlilerimizin ve diğer idarecilerimizin emeklilik ek göstergelerini 3 bin 600’e çıkaracağız” dedi. Nerede arkadaşlar? 100 günlük eylem planında bunu göremedik. Köprüleri gördük, yolları gördük, kanalları gördük ama 100 günlük eylem planında çalışanlarımıza dönük, çalışanlarımızın özlük haklarına dönük bu düzenlemeyle ilgili herhangi bir açıklama görmedik. Ha diyeceksiniz ki Meclis tatildeydi meclisin açılması bekleniyor. Öyle değil. 25 Haziran’dan sonra meclis açıktı, torba yasalarda çıktı. Dolayısıyla arkadaşlar önümüzdeki dönemde mutlaka bunun takipçisi olacağız.


HALKBANKASI İÇİN BAĞIMSIZ DENETİM ŞART


Bir diğer önemli konu bence geçtiğimiz haftada önemini korudu, bugünde bence önemini koruyor. Bu Halk Bankası meselesidir. Halk Bankasındaki yanlış kur olayıyla ilgili olarak bağımsız denetimin şart olduğunu söylemiştim. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ikinci defa bir denetim yapmak üzere bankaya gitmiş tamam. Ama bu yetmez. Mutlaka bu konunun bağımsız denetim kuruluşları tarafından denetlenmesi kamuoyunun vicdanının rahatlatılması gerekir. Olay hafif değildir. Millet inim inim inlerken gece vakti yarım saatte binlerce kişi kimden haber alıp da ucuz döviz aldı bunu bulmak gerekir. Dolayısıyla bu konuyla ilgili olarak bir meclis araştırması da mutlaka vereceğiz değerli basın mensupları.