EĞİTİM SEN, VERİLEN BÜTÇEYİ PROTESO ETTİ

EĞİTİM SEN, VERİLEN BÜTÇEYİ PROTESO ETTİ

Yayınlama: 17.02.2016
238
A+
A-

 

EĞİTİM SEN, VERİLEN BÜTÇEYİ PROTESO ETTİ

 

Eğitim Sen Tekirdağ Şubesi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2016 yılı için verdiği 76 milyar 354 milyon TL’lik bütçeyi protesto etti.


Eğitim Sen Tekirdağ Şubesi, MEB’in 2016 yılı eğitime ayırıdığı 76 milyar 354 milyon TL’lik bütçesini basın açıklaması düzenleyerek protesto etti. Üç kemaller meydanında yapılan açıklamaya, Eğitim Sen Tekirdağ Şube Başkanı Kamil Sarı, Süleymanpaşa Belediye Başkan Vekili Gülferah Güral ve sendika üyeleri katıldı. Grup adına Eğitim Sen Tekirdağ Şubesi Mali Sekreter Filiz Çetin basın açıklamasını okudu.

 


Çetin yaptığı açıklamada, 2016 eğitim bütçesi büyük ölçüde zorunlu harcamalara gittiğini ifade ederek, “2016 Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesi, meclis plan ve bütçe komisyonunda görüşülmeye başlanmıştır. Eğitim bütçesi, geçmiş yıllardaki bütçelerin kopyası sayılabilecek bir şekilde, eğitimin en temel ihtiyaçlarını görmezden gelen, sadece zorunlu harcamaların dikkate alındığı bir içerikte hazırlanmıştır. Yıllardır kamu hizmetlerine ayrılan kaynaklar, özellikle eğitim ve sağlık alanında sadece rakamsal olarak artmakta, eğitime yönelik kamu yatırımları açısından bakıldığında belirgin bir azalma yaşandığı görülmektedir. 2014 yılında 62 milyar TL olan MEB bütçesi, artan okul, derslik, öğretmen ihtiyacı ve acil çözüm bekleyen altyapı sorunlarına rağmen 2016 yılı için 76 milyar 354 milyon TL olarak belirlenmiştir. Bütçe rakamları İçinde en kapsamlı ve en yaygın kamu hizmetleri içinde yer alan eğitime ayrılan payın sadece rakamsal büyüklükleri üzerinden övünenler, yıllardır bu payların nerelere, hangi kalemlere harcandığı konusuna hiç girmemektedir. 2016 MEB bütçesi, eğitim harcamalarının halkın sırtına yıkıldığının kanıtıdır.” dedi.


“13 YIL İÇERİSİNDE MEB BİR DEĞİŞİK YAPMAMIŞTIR”


“13 yıl içinde MEB bütçesinin milli gelire oranı belirgin bir değişiklik göstermemiştir” diyen mali sekreter Çetin, son olarak şunları söyledi: “Yıllar itibariyle baktığımızda MEB bütçesinde sayısal olarak bir artış yaşanmasına rağmen, asıl bakılması gereken eğitim bütçesinin milli gelir içinde ne kadar yer aldığıdır. Eğitime en çok pay ayırdığını iddia eden AKP hükümeti döneminde eğitim bütçesinin milli gelire oranı OECD ortalaması olan yüzde 6'nm ancak yarısı kadardır. Son dört yılda yaşanan göreceli artışın teme! Nedeni ise, eğitimde 4+4+4 dayatması nedeniyle derinleşen sorunların içinden çıkılamaz hale gelmesi, okulların dönüşümünün yanı sıra derslik ve öğretmen açıklarının artması, özellikle okulların altyapı ve donanım eksikliklerinin yarattığı sorunlardır.

 


“MEB’İN BÜTÇESİ ZORUNLU HARCAMALARA GİDİYOR”


MEB bütçesinin rakamsal büyüklüğünün temel nedeni, hükümetin eğitime verdiği önemden değil, büyük ölçüde personel harcamalarından kaynaklanmaktadır. Bu durumun farkında olan MEB, eğitim emekçilerini esnek, kuralsız ve güvencesiz çalıştırmak için gece gündüz çalışmakta, öğretmenleri performans değerlendirmesine tabi tutarak, esnek ve angarya işlerde çalıştırmak İçin proje üstüne proje geliştirmektedir. MEB bütçesinin büyük bölümü personel giderleri yüzde 69 ve sosyal güvenlik devlet primi giderlerine yüzde 11 gitmektedir. Başka bir ifadeyle, eğitime bütçeden en çok payı ayırdıklarını iddia edenler, bu payın yüzde 80'inin personel harcamalarına gittiğini gizlemeye çalışmaktadır.


“MEB EĞTİME VERDİĞİ PAYI MUTLAK ARTTIRMALI”


Bizim sendika olarak taleplerimiz MEB bütçesinin milli gelire oranı en az İki kat arttırılmalı, başlangıç olarak OECD ortalamasına çıkarılmalıdır. Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamasına derhal son verilmeli, eğitime yeterli bütçe, okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır. MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay mutlak anlamda arttırılmalı, eğitimi ti carileşti. 2016 yılında aile ve çocuk yardımı başta olmak üzere, sosyal yardımlar sembolik olarak belirlenmekten çıkarılmalı, ihtiyaç kadar artış yapılmalıdır. Eğitime hazırlık ödeneği sadece öğretmenlere değil, tüm eğitim ve bilim emekçilerine yılda iki kez en az bir maaş tutarında ödenmelidir. Eğitim emekçilerinin 3600 ek gösterge talepleri doğrultusunda düzenleme yapılmalıdır. Öğretmen, akademik personel, memur ve yardımcı hizmetli açıklan kapatılmalı, en az 300 bin öğretmen, 80 bin yardımcı hizmetli ataması acilen yapılmalıdır. Tüm eğitim ve bilim emekçilerine insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşullan sağlanmalıdır.


“EĞİTİM HAKTIR, KİMSE EĞİTİM HAKKINDAN MAHRUM EDİLEMEZ”


Eğitim, devredilemez bir kamusal haktır. Söz konusu artış ise ancak gıda ve sağlık harcamalarından kısılarak gerçekleştirilebilmektedir. Bu koşullarda devlet okullarında eşitsizlikleri derinleştiren örnekler, var olan toplumsal eşitsizlikler doğrultusunda okulları tasnif etmeye yaramakta ve zenginle yoksul ayrı ayrı "devlet okulu", hatta aynı devlet okulu içinde gelir durumuna, başarı düzeyine göre farklı "sınıflar oluşturulmasının önünü açmaktadır. Piyasacı eğitim sistemi, yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini ödemeyi, öğrenci ve velilerin müşteri haline getirilmesini hedefleyerek, toplumsal eşitsizliği daha da derinleştirmektedir. Aynı okul içinde sınıflar, aynı bölgede okullar, farklı bölgeler, birbirleriyle rekabet içine sokularak eğitim hizmetleri piyasa kurallarına göre düzenlenmektedir.”


Üç kemaller parkında toplanan grup açıklamanın ardından olaysız bir şekilde dağıldı.